Gaziantep ziyareti – Ocak 2016
GAZiANTEP ZiYARETi – OCAK 2016
Şems-i Mevlana Derneği olarak Ocak ayının ilk haftasında Gaziantep’te Nur Dağının zirvesinde Kabri Şerifleri bulunan dünyada iken Cennetle müjdelenen 10 kişiden biri olan Sahabe Efendilerimizden Hz. Ukkaşe (ra) Efendimizi ve Üstadımız Hacı Abdullah Baba Hz.lerinin Şeyhi olan Hacı Muhammed Bilal Nadir Baba (Hz) lerini ziyaret ettik.
Hz.Ukkaşe (ra) Efendimiz
Hz Ukkaşe b. Mihsan el-Esedi (r.a.) ashabın ileri gelenlerinden ve fazilet erbabından olup Medineye hicret ederek, Bedir savaşına katılmış hayatı boyunca büyük zorluklarla karşılaşmış ve yılmadan mücadeleden çekilmemiştir. Bedir savaşı esnasında kılıcı kırlmış, Hz. Peygamberin ona verdiği bir hurma dalı kılıç vazifesi görmüştür. Hz. Ukkaşe (r.a.) daha sonra Uhud ve Hendek gibi savaşlarada katılmıştır.
Ebu Hureyre ile İbni Abbas kendisi hakkında güzel hadisler rivayet etmişlerdir. Peygamberimizin sağlığında Hz Ukkaşe’nin cennet ehlinden olması için duada bulunmuştur.
Dünyada iken cennetle müjdelenen kişilerden olan Hz Ukkaşe(r.a.) Peygamberlik mührünü öpen ve gören tek sahabedir.Hz. Ukkaşe hayata iken cennetle müjdelenenlerden birisi. Peygamberimiz(S.A.V) bir gün; “Ümmetimden yetmiş bin kişi tertemiz olarak cennete girecektir” buyurunca Ukkaşe b.Mihsan:- Ey Allah’ın elçisi ! Allah’a dua et de ben onlardan olayım” dedi. Peygamberimiz “Sen onlardansın” buyurdu ve ona dua etti. Bunun üzerine başka bir adam ayağa kalkarak:- Ey Allah’ın elçisi! Cennetliklerden olmam için bana da dua et” deyince, Peygamberimiz – Bu konuda Ukkaşe seni geçti buyurdu.
Hz Ukkaşe bir peygamber aşığı, bir peygamber sevdalısı bir insan.O sevgiden dolayı Peygamberimizin kürek kemikleri arasında bulunan peygamberlik nişanesi, peygamberlik mührünü öpmeyi başlarmış bir sahabe.
Fetih suresi nazil olunca, Peygamberimiz(S.A.V), Cebrail’e:
-Ey Cebrail öleceğimi anladım, buyurunca Cebrail, Peygamberimize:
-Senin için ahiret dünyadan daha hayırlıdır, Rabbin sana (istediğini) verecek sen de razı olacaksın , (Duha:4-5) dedi.Bunun üzerine Peygamberimiz müezzini Bilal-ı Habeşi’ye, insanları cemaatle namaz kılmak üzere toplanmaları için çağırmasını emretti. Bütün Muhacir(Mekke’den Medine’ye hicret eden Müslümanlar ) ve Ensar (Medine’ li Müslümanlar) Mescid-i Nebi’de toplandı. Peygamberimiz onlara namaz kıldırıp sonra minbere çıktı ve insanlara hitap etti. Peygamberimizin bu konuşması sırasında kalpler ürperdi gözler ağladı. İnsanlara şöyle dedi. – Ey insanlar sizin için nasıl bir peygamber idim? Onu dinleyenler:
-Allah mükafatını versin çok iyi bir Peygambersin. Sen bizim için merhametli bir baba, şefkatli ve öğüt veren bir kardeş gibiydin. Allah’ın sana verdiği Peygamberlik görevini yerine getirdin O’nun(Allah’ın) vahyettiğini bize ilettin, bizleri Allah’ın yoluna hikmetli ve güzel sözlerle davet ettin. Allah, ümmetlerine yaptıkları görev nedeni ile peygamberlere vereceği mükafatın en güzelini sana versin, dediler.
Bunun üzerine Peygamberimiz(S.A.V) şöyle buyurdu:
– Ey Müslüman topluluğu! Sizin üzerinizde bulunan hakkım ve Allah adına, sizden kime bir haksızlık yapmış isem, kıyamette hesaplaşıp hakkını almadan önce, şimdi onun ayağa kalkıp hakkını benden almasını istiyorum, dedi. Hiç kimse kalkmayınca Peygamberimiz bunu üç defe tekrarladı. Üçüncü defa söyledikten sonra Müslümanlar arasında bulunan ve kendisine Ukkaşe denilen yaşlı bir sahabe ayağa kalktı. Müslümanları yararak ilerledi ve Peygamberimizin önünde durdu ve şöyle dedi:
– Anam babam sana feda olsun ey Allah’ın elçisi, eğer ısrar etmeseydin senin karşına çıkıp bir şey istemeyecektim.Bir savaştan sonra gazilerin arasındaydım.Ayrılmak üzereyken develerimiz yan yana geldi.Devemden indim ayağını öpmek için sana yaklaştığımda değneğini kaldırdın ve sırtıma vurdun. Kasten bana mı vurdun yoksa devene mi vurmak istemiştin bilmiyorum deyince, Peygamber efendimiz:
– Ey Ukkaşe sana kasten vurmaktan Allah a sığınırım.Ey Bilal git(kızım) Fatıma’ya uzun bir değnek getir dedi . Bilal-ı Habeşi (şaşkınlıktan) ellerini başının üzerine koyarak :
– O, Allah’ın Peygamberi ve kendisine kısas yapılmasını istiyor, diyerek Hz.Fatıma’ nın yanına geldi kapıyı çaldı ve “Ey Peygamber’in kızı! Bana uzun bir değnek ver” deyince, Peygamberimizin kızı Hz Fatıma:
-Bugün ne hac günü, ne de O’nun savaştığı bir gün değil babam uzun değneği ne yapacak? Dedi. Bilal-i Habeşi:
-Babanın yaptıklarından haberin yok. Allah’ın elçisi borçlarını ödüyor, dünyayı terk ediyor ve kendisine kısas yapılmasını (kendisinde hakkı olanların hakların almasını) istiyor, dedi. Bunun üzerine Hz Fatıma:
– Ey Bilal! Allah’ın elçisine kısas yapmayı ( hakkını almayı) kendisine layık gören kimdir? ( Peygamberin torunları) Hasan ile Hüseyin’e haber ver. O adamın (Ukkaşe) yanına gitsinler de, almak istediği (hakkını) onlardan alsın. Peygamberden almasına izin vermesinler, dedi. Bilal-i Habeşi mescide girip değneği Peygamberimize verince O da Ukkaşe’ye verdi. Hz. Ebubekir ve Hz. Ömer bunu görünce ayağa kalktılar ve:
– Ey Ukkaşe!İşte önündeyiz Hakkını bizden al.Peygamberden alma, deyince Peygamber efendimiz:
-Bırak ey Ebubekir sende bırak ey Ömer Allah sizin değerinizi ve makamınızı biliyor dedi. Bunun üzerine Ali b.Ebu Talip (Hz. Ali) ayağa kalktı ve:
– Benim hayatım Allah’ın elçisinin hayatının önündedir.İşte sırtım hakkını kendi elinle benden al ve bana(O’nun yerine) yüz sopa vur .Allah’ın elçisinden alma, deyince Peygamberimiz:
-Otur ey Ali. Allah senin değerini ve niyetini biliyor buyurdu.Sonra Hz. Hasan ile Hz. Hüseyin kalktılar ve:
-Ey Ukkaşe!Sen bilmiyor musun biz Allah’ın elçisinin torunuyuz. Hakkını bizden alman Peygamberden alman gibidir, deyince Peygamber efendimiz:
-Gözümün nuru torunlarım sizde oturun Allah sizi burada unutmamıştır(sizin de niyetinizi ve değerinizi bilmektedir).Sonra Peygamber efendimiz Ukkaşe’ye
– Ey Ukkaşe!Vuracaksan vur deyince, Ukkaşe(R.A):
– Ey Allah’ın elçisi!Bana vurduğunda benim üzerimde elbise yoktu deyince Peygamberimiz sırtını açtı. Müslümanlar yüksek sesle ağlıyorlardı. Hz.Ukkaşe, Peygamberimizin beyaz sırtına baktı.Sanki sırtı Mısır’ da dokunan ince ve beyaz ketenden dokunmuş kumaş gibiydi fazla ilgilenip zaman kaybetmeden sırtını öptü ve şöyle dedi:
– Anam babam sana feda olsun ey Allah’ın elçisi sana kısas yapmaya(senden hakkını bu yolla almaya) kim cür’et edebilir? Bunun üzerine Peygamberimiz (S.A.V) :
– Ya hakkını alman için gerekeni yap ya da affet deyince, Hz. Ukkaşe:
– Kıyamet gününde Allah’ın beni affetmesini umarak sizi affediyorum dedi. Bunun üzerine Peygamberimiz(S.A.V):
– Kim cennetteki arkadaşımı görmek isterse bu adama baksın dedi.Sonra (orada bulunan) tüm Müslümanlar Hz. Ukkaşe’nin alnından öperek ayağa kalktılar ve:
– Seni tebrik ederiz çok büyük bir mertebeyi ve Peygamberin cennetteki arkadaşlığını elde ettin dediler.”
Allah (c.c.) onların şefaatini bizlere nasip eylesin…
Bilal Nadir Baba Hz.leri
Hacı Muhammed Bilâl Nadir Hazretleri; Gaziantep’in İslahiye kazası eski adı Erikli Belen yeni adı Kozuluk Köyünde (1895) yaşamıştır. Kabri Şerifleri aynı köyde bulunmaktadır.
Bilal Nadir Baba Hz.leri Hayatını okumak için tıklayın